24 Haziran 2010 Perşembe

Gayet kişisel bir yazı : İnternetimin Tarihçesi

Yıllar yıllar önceydi. Titanic filminin ilk çıktığı zamanlar. (1997) İşte ben internete ilk o zaman girdim. Daha üniversite öğrencisiyim, gencim, güzelim, henüz yolun başındayım... Çevirmeli hatla bağlanıyoruz, telefon hattını çıkartıp internet hattını takıyorsun, dıtdıtıdıtıdıtı çeviriyor, bekle bekle bekle ... o modem sesi nasıl kabus gibiydi.... hatırlamayan var mı? İşte böylece tangır tungur bağlanırdık ağa. Ben ilk girdiğim siteyi anımsamıyorum (Yahoo olabilir?) Ama internete ilk girdiğim zaman gezdiğim sayfaları hatırlıyorum. Okyanusun dibinde yatan Titanic'in fotoğraflarına bakmıştım:))) O ilk webde gezmelerin hissiyatı hala hatırımda. Ayrıca kavgalar da. Anlayacağınız ben o vakitler beş parasız bir üni öğrencisiydim ve internet hattı da abilerimin iş hattı idi. Eskaza iş zamanı nete girdiysen yandın. Bu kavgalar yüzünden bir dönem de Beşiktaş'taki izbelik internet cafelere taşınmıştım:))))

Bir gün Japon abim dedi ki, sadece internette gezme, bir şey yap, site yap. Baktım ettim, site nasıl yapılır? Beleşe hosting veren servisler vardı Geocities, Tripods, Fortunecity gibi. (Geocities çok uzun süredir yassaklı , halbuki ne siteler vardı bu sunucunun üzerinde ah ah.)

Böylece beleşe siteyi host edecek sistemi bulduk mu bulduk. Peki ama ne sitesi yapacaktım? O zamanlar blog filan hak getire, zaten ben dünya çapında olmak istiyorum, böyle çevre yapayım filan, dedim ya daha gencim, İşletme fakültesinde gazı veriyorlar bize götüm 2 metre havada (mezun olup iş hayatına girince patladı o balonların hepsi :) ) Baktım ettim, popüler ne var, pazar araştırması yaptım yani... aaa pembe diziler var ya, küçükken izlediğimiz, Cesur ve Güzel olsun, Yalan Rüzgarı olsun. İşte ecnebiler bunların hastası , bunlara kendini adamış , derdi günü bu soap operaları takip edip , forumlarda yorum yapmak olan bi kitle var. "spoiler" diye bişey var (ilk o zaman öğrendim) :))) Bu spoiler'i yayınlayan hit patlaması yaşıyor. Ben de ilk siteme böylece karar verdim : Katherine Kelly Lang Fan Site :)))). Bu karı işte Cessur ve Güzel'de en sevdiğim karakter olan Brooke idi , hani Forrester'daki bütün heriflerle yatıp hepsinden çocuk yapıp aile ilişkilerini karmaşıklaştıran hatun. Adam çocuğun hem babası, hem dedesi hem de kayınçosu oluyor ya bu dizide, hah işte o. Ben de bu Brooke'u seviyor, Taylor'a uyuz oluyordum. Böylece bi sayfa hazırladım. Nasıl hazırladım hem de , Word'de yazıp "save as HTML" yaparak ayyyy rezalet. İşte beleşe arkaplan resimleri, grafikler sağlayan sürü sürü sitelerden aldığım grafiklerle sitemi süsledim. Sonra da bu soap opera delisi güruhun içine daldım. Aman herkesle link paylaşıyorum, arıyorum buluyorum, çeşitli sayfalardan "spoiler" yayınlıyorum, forumlarda yazıyorum. Üstelik dizinin bir bölümünü bile izlemeden, nasıl izleyeyim zaten, Türkiye'de dizi bilmem kaç sezon geriden geliyor. Ben de internetten bölümlerin özetlerini okuyup dalıyorum grupların içine. (O zaman YOUTUBE yoktu gençler:)) ) Ve çok başarılı oldum. Her yerde sitemin linki verildi, bütün gruplara girdim, o alemlerde ünlü bir website owner haline geldim. Üzerine bir de The Bold and the Beautiful Fanfictions sitesi yaptım. Böyle bikaç tane saçma salak fantazitör hikaye yazdım, sonra gaza gelen birileri bi sürü fanfiction yolladılar bana , editör gibi onları yayınlıyordum , beleşe site oohhh


Bu kadar başarılı oldum da ne oldu ?? Hiç tabii, sadece kendimi tatmin etmiş oldum. (Vay be, yıllar öncesinde kalan o şaşaalı günleri anımsadım şimdi. )

Bu arada Frontpage programını keşfetmiştim. Böylece "Save as HTML" utancından kurtulmuş idim. Bu da ilkel bi program ama en azından pek basit web sitelerimi bununla yapabiliyor idim. Sayfaların yamulduğu yerde kodu inceleyerek HTML diline de aşina olmuştum (keşke kursa filan gidip web yazılımcısı olsa idim o zamanlar ) 2001 yılında işe girip para kazanmaya başlar başlamaz, kendi domainimi aldım. asliguruney.com, the ultimate web experience babababa! Özgüvene bak ya!


Böylece artık yeni bir sayfa da hazırlayabilirdim. Hem de gerçekten sevdiğim bi konuda ve Türkçe... Ben deee Okan Bayülgen Hayran Sayfası hazırladım dostlar. Gidip Okan'a da söyledim . O yıllarda her gün Okan'ın radyo programına giderdim Mecidiyeköy'deki Radyo D'de. Aynı yerde oturduğumuz için bazen eve bırakırdı, sonradan web sayfası yaparken iyice arkadaş olmuştuk, ben Cumartesi akşamı ona giderdim, sevgilisi, koruması ve asistanı ile beraber cipine doluşur beraberce Zaga'ya giderdik, stüdyoda en önde otururdum hep :) Neyse bunlar çok yıl önce olan işlerdi. Böylece ben bir Okan Bayülgen sitesi hazırladım. Filmografisi, Yaptığı Programlar filan , bi de her yerde çıkan Okan röportajlarını alıp tapi tapi yazıp siteye ekliyordum, ulan hiç mi işim gücüm yokmuş yazık yavrum bana ya??. Sonra Okan kendi resmi web sitesini yapmaya karar verdi, beraber gittik, Veezy vardı Vestel'in internet şirketi, bunlarla toplantılar moplantılar yaptık, ben yaptığım siteyi kapattım, Resmi siteyi açtık amma kısa süre sonra Veezy batıp kapanınca elimize patladı herşey.:)))



Asliguruney.com 2003'e kadar devam etti. Okan sitesi olmayınca bir alkoliğin seyyahatleri formatına geri dönmüştüm:))


2004'de tekrar web sitesi kurmaya karar verdim, günlerce düşündüm taşındım , en önemli şey doğru domain ismini bulmak idi.Çünkü o bir marka olacaktı :)) Ve REAL FIESTA böylece doğmuş oldu. O zaman sayfa tasarımını Van Gogh müzesinin ana sayfasından kopyalamıştım, minik kare fotoşlardan oluşan bir şekildi:)) Tagline'da da "Aslı Gürüney'den yeni bir web oluşumu " yazıyordu allaaaahhhhh PÜAHAHAHAAH. Lan Firdevs Yöreoğlu gibi bişeymişim gençliğimde , kendimi web selebritisi gibi görüyormuşum:))


Böylece siteyle ne yapalım ne edelim derken blog yapın diye bir ses duyuldu ve Lady Charlotte ile kafa kafaya verip blog yapmaya karar verdik. Aah ah! Ta o ilk gün, blogu real fiesta üzerinde tutmaya karar vermeseymişim... Sonuçta para basıp aldığım fıstık gibi domainim varsa neden kullanmayalım ayol dedim ve blogu real fiesta'nın bi uzantısı üzerinden yayınlamaya başladık.

Bigün ofiste tek başıma oturuyordum (2. işyerimde) Çok sıkıldım, yeni bi sayfa hazırladım Real Fiesta'da : Çocukluğumuzun Çizgi Filmleri. Ama sırf kendimi eğlemeye, geyik olsun diye, sıkıntıdan. Günlerce araştırma yaptım, sayısız web sayfası gezdim, deli arşiv yaptım ve , çocukken sevdiğimiz çizgi filmlerden 1 kare resim , yanında da komik bir açıklama ile sitenin yeni sayfası çıkmış oldu.


Aradan bikaç gün geçti, realfiesta mailimi açtım... aaa, mailler geliyor, hayır mailler yağıyor, yağmur gibi mail geliyordu. Bu çizgi film sayfası inanılmaz bi patlama yaptı, belki milyon hit aldı. Sayısız yerde bu yazılar ve resimler kopyalandı. Ben de parlak bi fikirle bu sayfayı da blog haline getirip aynı adreste yayınlamaya devam ettim.

Ama blogu blogspot üzerinde değil de , realfiesta üzerinde yayınlamanın bedeli vardı. Blogger şablonları, araçları kullanamıyordum. İzleyici ekleyemiyordum, onu yapamıyordum, bunu yapamıyordum. Sonunda takvimler 2010 senesi Mart ayını gösterdiğinde Blogger'dan haber geldi. Artık blogları FTP ile yani web sayfasının uzantısı olarak yayınlayamayacaktık. Ancak alan adlarında yayın olabilecekti. Haydii bütün bloglar için subdomainleri oluşturdum, hepsini tek tek aktardım. Bütün adresler değişti. Tam herşey yerine oturdu dedik, bu sefer kapkara bir lanet üzerimize çöktü: İNTERNET SANSÜRÜ. Devlet baba internete sürat yerine sansür getirmeye karar vermiş ve Youtube, Geocities vb vb'den sonra GOOGLE APPS'i engelleyerek bir kalemde milyonlarca siteyi erişilmez hale sokmuştu. Yani kendi domaini üzerinden yayın yapan bloglar google dns kullandıkları için erişilmez olmuşlardı.

Bu noktada vazgeçmeyi düşündüm. Domain, DNS , host derken heyecanım uçup gitmiş idi. Blogumuzu realfiesta üzerinden değil de blogspot üzerinde yayınlamak bi nevi yenilgiyi kabul etmek gibi geliyordu. Acaba öyle miydi? Bu arada custom domainler üzerinde yayınlanan bloglar 404 not found error vermeye başladı ahahahahah. Darbe üstüne darbe:)))) Ben kara kara düşünürken Küfkedisi dedi ki, "blogspot'a geç, yazılarını okuyamıyorum"... Yazılarımızı okuyan 1 kişi bile varsa , bu blogu herhangi bir yerden yayınlamaya değer diye düşündüm. O zaman blogspot'a geçmeye karar verdim. Şimdi geldiğimiz son nokta yeni bir adres değişikliği ile blogspot'ta konuşlanmak oldu.

Oh. Çok yoruldum. Ama yine de devam etmek istiyorum. asliguruney.com'u tekrar satın aldım :))) Kimbilir, belki yeni birşeyler yapmak isterim:))) Bunca yıllık emeğin mutlaka bir anlamı vardır diye düşünüyorum.

xo xo

11 yorum:

  1. evet didim, gel didim, yeter didim, okuycam tutmayın uleeeyyynnnn beni didim, ooohh iyi ki didim :)))

    YanıtlaSil
  2. sağol canımmm

    hadi kırmızı rujlarımızı sürüyoruz, cenazeye az kaldı :))) sen yalı saçını yap , ben de el mahkum Ahsen Hala saçımla katılacağım Bihter'in cenazesine :))

    YanıtlaSil
  3. judyciimmm ne saçı ne başı, akşam basıldık biz Korhan la misafir geldi, çok bedbahtım ühüüü :(

    YanıtlaSil
  4. anammmm Ezel'in finalinde elektrik kesilmesi gibi bişey olmuş tüüüh. Neyse zaten çokk sıkıcıydı, bitti gitti kurtulduk:))

    YanıtlaSil
  5. hayatımda bu kadar iğrenç bir sansür zihniyetine daha önce hiç rastlamamıştım.

    en sinirime dokunan yöntemleri ise tvdeki sigara sansürü. ya kardeşim siz orayı bulandırmakla çocukları sigaradan uzak tutabileceğinizi zannedecek kadar ahmak mısınız gerçekten,ki sanıyorum öylesiniz, bu yaptığınız şarlatanlıkla insanı sigara içmeye daha çok teşvik edip bir sanat eserinin içine sıçıyorsunuz hoş tabi bu sizin zihninizde herhangi bir anlam ifade edemez. o zaman çocukları korumak adına içinde sigara kelimesi geçen cümleleri romanlardan çıkaralım, resim sergilerinde tablolarda sigara içen insanların üstünü bantlayalım falan. hani toplumu bu kadar korumak istiyorsanız önce o iğrenç magazin veya kadın programlarından dizilerden bilmemnelerden koruyun önce. asıl sizden korumak lazım toplumu çünkü siz alkolden nikotinden daha zararlısınız

    o kadar zararlı ve başarısızsınız ki google bile gerçekten türkiyeyi sizden daha iyi yönetirdi

    YanıtlaSil
  6. biz çocukken sigarada sansür yoktu. ne ben ne abilerim sigara içeriz. içki kadehleri sansürsüzdü. keyfimizce içen tipleriz. bence hepsi ailede bitiyor olayın. sigara içilme bizim evde, biz de içmeyiz. içki içmeyi evde babam öğretti, alkolik olmadan birasever olmayı becerdik. aile terbiyesi denen şeyin yerini bu geri kafalı sansürlerle tutamayacaklarını anlamayacak kadar dangalaklar. darkafalılar.

    YanıtlaSil
  7. hem öyleler hem de ikiyüzlüler. 12 yaşında kıza bütün şehir tecavüz ederler, ensestlik desen biri bin para. ensest olmayanı kardeşinin karısıyla öbürü kayınpederiyle sevişir hamile kalır, sonra sen edebinle yaşamaya çalışırken kafaya türbanı takıp utamnmadan sana din iman ahlak fazilet dersi vermeye kalkar. daha ikiyüzlü bir toplum var mıdır acaba şu ülkedekinden

    YanıtlaSil
  8. Okan'a hayrandım diye hayran sitesi yapmıştım:) başka ne sitesi yapacağımı bilememiştim.

    YanıtlaSil
  9. ahaha çok garip, ben küçükken anneannemler sürekli cesur ve güzel ve yalan rüzgarı izlerdi, ben de bu vesileyle bu dizilere aşina olmuştum ve her nedense brooke'u çok sever, taylor'a gıcık olurdum, rich (miydi neydi o yakışıklı adamın adı) brooke yerine taylor'ı seçtikçe çok sinirlenirdim falan :) yalnız hayran oldum internetinin tarihçesine :)

    YanıtlaSil
  10. evet evet Ridge idi adı, her sene birine evlenme teklif ederdi püahaahah bi Brooke'a bi Taylor'a :)))

    YanıtlaSil

Yaz ki muhabbet olsun.