11 Mart 2012 Pazar

Doğum grubuyla bir gün

Oh tabii benim doğum grubum değil, Özgür'ün doğum grubu. Özgür benim en eski arkadaşım. Tanıştığımızda onun kapkalın tek bir kaşı, benim de bıyıklarım vardı, ergoşluğumuzun hormonal patlamalarının zirve yaptığı yıllardı. Liseyi beraber okuduk, sonra ayrı üniversitelere gittik, farklı sektörlerde çalıştık.  Özgür her zaman hırslı ve kararlı olmuştur, birkaç sene önce de bizim gibi bekar gezmeye niyeti olmadığını bildirip evlenmeye karar verdi ve sevgili kocacığı Ümit'i bulup düğün dernek dünya evine girdi. Geçen sene de ilk çocuğu minik Can'ı doğurdu.

Can da benim gibi Mart doğumlu bir balık yavrusu olduğundan kalbimde ayrı bir yeri vardır. O yüzden Özgürcük bize evlere şenlik bir email atıp yavrusunun 1. doğum gününe çağırdığında Lady Charlotte ile gitmeye karar verdik. (Evlere şenlik çünkü üşenmemiş hamile kaldığı günden doğumuna kadar herşeyi bir bir yazmış, 3 sayfa mail doğumgünü daveti). Şimdi tuhaf gelebilir tabii, ne var canım, karar verilecek bir şey mi? Kalkıp gidersin arkadaşına diye düşünebilirsiniz. Ama öyle değil dostlar, Özgür Sarıgazi'de oturuyor. Bizim için gitmesi de dönmesi de imkansız görünen bir yer.


Uzun planlama sürecinin ardından Lady Charlotte ile Kadıköy'de buluşmaya karar verdik.  Kadıköy'de 20 dakika taksi bekledik, aslında bir tane bulmuş idik, ama  "ben karşının taksisiyim apla" numarası çekti. Bilmem artık doğru mu, pis günahı boynuna? Sonra gençten bir delikanlı bizi Yeni Sahra köprüsü varmış, oraya bıraktı. Özgür'ün kocacığı buralarda bir yerde çalışıyormuş, biraz da onu bekledik, buluşunca arabaya doluşup Sarıgazi'ye gittik ama buraya kadar gelmişken Ankara'ya da uğrayıversek olurmuş hani:) Kafamdaki uzak kavramı değişti, Beylikdüzü meğersem ne kadar yakınmış merkeze dedim. Sarıgazi sen nasıl bir yersin?

Özgür bizi çamaşır suyu lekeli eşofmanı, ağzı burnu yamulmuş ev tişörtü ve de paççoz saçlarıyla karşıladı:) Oğlan maşallah ortalıkta kurmalı bebek gibi koşturup duruyordu, zaten 4 kilo doğmuş idi, hiç emekleme yok, direkt yürümeye başlamış:)) Annesi aldı onu banyoya girdiler, biz de Ümit'in arkadaşları ve Özgür'ün çok sevdiğim kardeşi Taylan'la salonda oturduk. Hani yabancılar arasında geçen o saçma sapan konuşmalardan yaptık, mesela kızın biri balon şişiremiyormuş. "Önce balonu esneteceksin, sonra üflerkn direnme noktasını aşman gerekiyor, o noktayı aştın mı tamam". Böyle bir sohbet ediyoruz, ulan biz ne konuşuyoruz diye düşünüyordum sürekli ama bu iyi halimizmiş meğer dostlar.


Bu esnada Özgür kendini süslemiş, oğlanı da kocaman bir pantül, eşşek kadar kırmızı papyonla şebeğe çevirip yanımıza yollamış idi:))) Yavaştan misafirler de gelmeye başlamıştı, gelenler hep küçük çocuklu çiftlerdi. Salonu bir sürü yerden bitme ufaklık ve onların deli deli hareket eden ebeveynleri doldurmuştu. Bunlar kimdi? Özgür'ün bu kadar arkadaşı olamazdı, iş yerinden de değillerdi? Meğersem bizim kız hamileyken doğum grubuna katılmış, vakti zamanı gelince hepsi aynı zamanlarda pırtlatmışlar. Doğum grubunun içine düşmüşüz anlayacağınız.

Lady Charlotte ile oturduğumuz koltuktan kıpırdayamıyorduk. Küçük canavarlar ortalıkta yuvarlanırken anaları "aman çaylara dikkat, çocuklar devirmesin" deyip duruyorlardı. Hanım hanım sen çocuğuna mukayyet ol da saldırmasın çayıma diyemedim:) Hele bir tane ufaklık, Can dışında tek oğlan o idi,diğerleri hep kız; aaa hangi kızın yanına koydularsa çat çat hepsine bir tokat patlattı. Manyak anası da "yapma oğlum "demekten başka bir müdahalede bulunmadı, zaten sürekli çocuğun başında, hiç rahat bırakmadı yavruyu. Misafirlik boyunca sadece oğluyla ilgilendi, hep tepesinde dikildi. Ama tokat atarken engel olmadı. Bence o yüzden şimdiden saykoya bağlamıştı yavrucak.


Tabii sonra klasik çocuk yarıştırma başladı, Can yürüyor ya, diğer tokatçı oğlan yürüyemiyor mesela, "ama bizimkinin 9 tane dişi var, sizinki diş bakımından geri" diye lafı çarptılar. Berikiler "aa bizim kızın 12 tane birden dişi var hıh" diye onlara çaktı ahahah. Diğeri "biz 4 aylıktan beri müzik kursuna gidiyoruz" deyince zaten ben koptum. "Biz" diye konuşmak bir kenara "biz uykudan yeni kalktık, suratımız asık o yüzden", 4 aylıkken kurs kariyerine başlayan miniğe üzülmedim değil:)

Özgür tabii sürekli panik halinde koşturdu, herkese çay, meyva suyu, şarap içirip bolca yemek yedirmeye uğraştı. Biz de kısır, zeytinyağlı sarma, börek, poğaça, ev yapımı tiramisudan yedik. Sonra Özgür'ü zorla yanımıza oturttuk, biraz sohbet edelim diye ama frekans tamamen değişmiş, o artık başka bir dünyanın insanı olmuş idi. Bakıcısını çekiştirip durdu, yapa yapa bakıcı problemi muhabbeti yaptık sizin anlayacağınız.


Akşam olunca fazla gecikmeden kalkalım dedik, Taylancığım bizi Kadıköy'e kadar götürdü sağolsun. Kafamız kazan gibi olmuş dostlar, bir süre hiç konuşmadan yürüdük Lady Charlotte ile:))) Hazır gelmişken Bahariye'deki THE END tükkanına uğradık. Bana Mehmet göstermişti burayı, süper dvd'ci, tanesi 5 tl'den bütün Oscar filmlerini topladık, oh. Sonra düşünün oturup kahve bile içmedik, koşa koşa iskleye gelip evlere dağıldık. Ben 7'de evdeydim, Lady Charlotte 1 saat daha sonra gidebilmişti evine.

Doğumgününe giderken Seval'in kınasında giydiğim sarı elbisenin üzerine siyah ceket giydim hırka yerine. Lady Charlotte çok beğendi sağolsun. Ben de kendimi beğendim, fotomu koyayım da blog şenlensin:



Şimdi film mi izlesem, kitap mı okusam, karar veremedim. Haftasonu ne kadar kısa değil mi?

xo xo

35 yorum:

  1. Kate senin yanında kaça geçece Judy'cim, fıstık gibisin:)
    Bu arada geçmiş olsun, onca bebenin arasından sağ çıkmışsınız ya daha da birşey olmaz size:))

    Ha yukarıdaki yorum benimdi, başka bir blog adıyla yayınlanmış, bu kim demeyesin diye sildim...

    YanıtlaSil
  2. Ayyy Judy dal olmuşun sen daal. Yaza en fit sen giricen belli oldu:D

    Ahaha kedili fotolar süpermiş yazık yaa. İyi gene az hasarla atlatmışsınız.. Geçmiş olsun=)

    YanıtlaSil
  3. Çokkk zayıflamışsın sen tebrikler. Vallahi incecik olmuşsun. Ayy anne olunca anlaşılır herhalde bu annelik halleri ama düzgün anneler de var. Çocuğunu dünyanın sekizinci harikası sanmayan :) Vardır umarım :p

    YanıtlaSil
  4. Leylak Dalı : heyy yeni Yetmişli Yıllar blogu, biliyorum ve çok heyecanla bekliyorum. Yetmişler de yaşamadım ama o yıllarda doğdum:)
    Bebelerin arasında sağ çıktık çok şükür, bebelerin zararı yok zaten, anladım sorun annelerde:))

    YanıtlaSil
  5. Joy : heey sağol kuşum, zayıfladım ama öyle sımsıkı dipdiri taş gibi değilim, yumuşak, löp löp hamur gibiyim. Çünkü spor yapmıyorum:( Amann napiyim , kışın ince çorap yazın da kapriler sağolsun diyorum:)

    YanıtlaSil
  6. Joey Potter : sağol Joey'cim. evet ya herhalde anne olunca anlaşılır ama anneler biraz rahat bıraksın yavruları diyorum. çocukların bir derdi yoksa kendi hallerinde eğleniyorlar, anaları sürekli ortalığı karıştırıyor, onu yap bunu yap, burnunu göster, pipini göster diye beyinlerini yiyorlar bebelerin:)) sonra da burnunu gösterdi diye dünyanın sekizinci harikası muamelesi bekliyorlar hey gidi.

    YanıtlaSil
  7. dün ben de the end'e gittimdi karşılaşmadık yazık:)bu arada gayet güzel form tutmuşsun tebrikler, york düşesi sana blogunda yer versin asıl ahaha:)

    YanıtlaSil
  8. yok yok, psikopata bağlamayanlar da var di mi? varrrr de judycannnn

    YanıtlaSil
  9. Kabus gibi valla, okurken daraldım:) Hayatım boyunca çocuk istemedim kesinlikle de düşünmüyorum. We need to talk about kevin filmini herkes izlemeli, çocuk yapmadan önce çok çok düşünmeli. Bir kere geliyoruz şu dünyaya, keyfini çıkarmak lazım.

    YanıtlaSil
  10. süper ötesi olmuşsun beybi:)))
    o çocuk muhabbetlerine dayanamıyorum benim çocuğum olsa salıcam çayıra mevlam kayıra tekerlene tekerlene büyür o

    YanıtlaSil
  11. hohoytttt1 ben yemeğe gittiğimde 2 tane çocuğu olan arkadaşımı yanyana yemek yerken görürsem kaçıyor en uzağa oturuyorum, kamelyada çay içerken olur da denk gelirsem çocuklulara bir süre sonra yine kaçıyorum, birinde onalr böyle iştahla çocuklarını anlatırken biz çocuksuz b. ile gözgöze geldik ve iyi ki dedik iyi ki bekarız ve de çocuğumuz yok, allahım çocuklarının 12ye 10 kala acıktım demesine bile çokkk zeki saatin 12 olduğunu biliyor diyor, birine diyeceğim yahu pavlovun şartlı kköpeği işte sen memur koca memur çocuk hep 12de yemiş rahime düştüğünden bu yana yemeği ne zekisi diye o olacak.

    YanıtlaSil
  12. Super cikmissin Judycan, aynen dal gibisin hem! Yazlik kiyafetli hallerini dort gozle bekliyorum ilham almak icin :)

    Bebekli ortamlarda cocuksuz bizlerin pervane yakmasi normal aslinda; ama 2-3 cocuktan fazlasi bir araya geldi mi kacinilmaz bir son bu. Ozgur aranmis anlayacagin :)) Ben olsam aglardim Sarigazi'lere bunun icin mi onca yolu geldim diye... Gecmis olsun!

    YanıtlaSil
  13. ahahahah unuttum la! geçen bir tanesini avm de kavak gibi bir oğlan tepeliyordu neredeyse, çocuk yere bakmıyor ben de bakma yere yürürken ne bakacam havaya bakarım, yerden bitme bişi bi de yürüyor annesi son anda kavak delikanlının ayaklarını dibinden kurtardı, haftasonu dışarı çıkmaz oldum ben çocuklulardan, hayır bir tane de yakışıklı tek baba yok:)))) annem alışverişe gidelim dedi, gittik, başımıaz döndü, bak dedim şimdi anladın mı benim neden hafta içi çıkıp hafta sonu evde oturduğumu, haklıymışsın dedi, kaçtık huzurlu evi,mize,


    elbişe şukela

    YanıtlaSil
  14. Mehmet : kahvecide otursaydık arayacaktım seni buradayım diye ama film alıp evlere dağıldık hemen. bi daha karşıya geldiğimde görüşelim.

    YanıtlaSil
  15. la capitana : varrr varrrr annem:))herkes senin gibi güçlü, güzel, sakin ve kendinden emin olsa keşkeee

    YanıtlaSil
  16. Aslıcım ellerine sağlık eğlenceli anlatmışsın da bazı arkadaşların yorumları hasebiyle cevap hakkı doğdu, mecburen yazıyorum, el cevap:

    1- 'Özgür kaşındı' evet, oğluna ne olacağı bilmediği bir hayatta güzel anılarla hatırlayacağı bir doğum günü anısı bırakmak istedi, hiç pişman değil, 10 tane de yapsam hepsine aynısını yapardım..

    2- Doğumgünündeki her anne çocuğunu yarıştırmadı aslında o biraz yanlış anlaşılmış, birisi öyle söyledi diye, diğerleri de gırgırına öyle devam ettirdiler..

    3- Anneler bebeklerin başından ayrılamaz çünkü henüz el-kol hakimiyetleri tam gelişmediğinden birbirlerine zarar verme riskleri vardır birbirlerinin gözünü çıkarabilirler, tatsız durumlarla karşılaşılsın istemez hiçbir anne-baba.

    4- Burada çocuğunu dünyanın sekizinci harikası sanma durumundan çok, onun ilk halini bilip bu noktaya geldiğine bir türlü inanamayan anne-babalar var. Bunu da ancak başınıza geldiğinde anlayacaksınız. O zaman buradaki yorumlarınıza bakarsınız. Ne hissedersiniz kestiremiyorum.

    Biraz öğreten adam durumu oldu ama cevap hakkımı kullandım diyelim

    YanıtlaSil
  17. Coldmarch : hay ağzına sağlık:) şöyle de birşey var, birileri de bir an şeytana uyup bizi dünyaya getirmeselerdi, bu dünyanın keyfini hiç süremeyecek idik.

    YanıtlaSil
  18. Zoikuş : evit evit kedilerle köpeklerle, doğal ortamda büyüsünler yuvarlanarak:)

    YanıtlaSil
  19. Handaniko : ahahaah, biz de Lady Charlotte ile bakıştık gün boyu , mütemadiyen çok şükür deyip durduk:)))) ben şimdiki çocukları zeki buluyorum gerçekten , onların yanında benim çocukluğumu koyup bakınca, hakikaten salakmışım diyorum. ama hepsi öyle, birine ikisine mahsus değil bu zekilik. anasının amından çıkar çıkmaz bilgisayar, internet, televizyona maruz kalıp hepsi herşeyi biliyor, cin gibi oluyor. biz çamurdan pasta yapardık ülen ne bilgisayarı o yaşta? :)

    YanıtlaSil
  20. Tuppence : ahahah benim halim yine iyiydi, Lady Charlotte tee Beylikdüzü'nden geldi, evlere şenlik. Arkadaşımız için gittik valla:)

    YanıtlaSil
  21. Handaniko : haftasonu yavrusunu alan avm'lere doluşuyor. çocukları mağazalarla, oyuncaklarla oyalıyorlar yazık. kışın neyse de yazın parklara bahçelere salmak lazım bebeleri diyorum. ben de Pazar günü evden çıkmayı hiç sevmem, insanlar üzerime üzerime geliyor.

    YanıtlaSil
  22. Özgür : hay o güzel çenenin bağına sıçayım ben senin canım arkadaşım. eğlence olsun diye yazdığımız şeyleri bu kadar ciddiye alıp kasmasan ölürsün, dilin şişer, huyun böyle biliyorum.

    neyse ben o Nil'i beğendm, Can'a onu alabilirsin, en güzelleri oydu he, tam prenses ahahahah

    YanıtlaSil
  23. oohoohohoh anneden ayar almışım:)))) hahayttt annem de böyle der hep ''çocuğun olsun görürüm seni'' o yüzden anneyi anlıyorum. ömrü uzun olsun çocuğunun da kendisinin de, ben düşünmüyorum çocuk, bir sürpriz olursa dönüp bakarım buralara

    YanıtlaSil
  24. Aslıcığım küfür etmezsek güzel olur be. Millet giydirsin ben susayım öyle mi, eyvallah! Ve evet 25 senedir öğrenemedin gitti!

    YanıtlaSil
  25. Handaniko : ahahaha bütün anneler öyle der, haklı mı değil mi bilemem:)

    YanıtlaSil
  26. Özgür : canım istersen sen de edebilirsin, burada serbest. kimsenin giydirme yaptığını düşünmüyorum, eğlenceli bir muhabbet ediyoruz. burada olmaz öyle şeyler. senin kasma huyun işte biliyorum. daha da havai fişek patlatarak gökyüzüne adımı yazdırsam bloga yazmam hıh.

    YanıtlaSil
  27. Aslı bir daha Sarıgazi'ye gitmek istersen Kadıköy'den 19 E'ye binebilirsin.Bu arada doğum günümüz de çarşamba günü, 34 oluyoruz ,hayırlı yaşlar olsun:)

    YanıtlaSil
  28. Coldmarch : heyy 34 istanbul, bu sene de kendimizi böyle avutalım ahahah:)

    YanıtlaSil
  29. Kendi yorumumu geri alıyorum - Özgür değil, sen aranmışsın... (Ya da şikayet etme!) Çocuğuna doğumgünü yaparken herhalde dedeleri toplamayacaktı. Misal beni böyle çocuk doğumgünlerine çağırdıklarında adımımı atmıyorum, isterse iki sokak ötemde olsun. Manyak mıyım. Kızcağız da haklı, çocuğu, seviyor, mutlu etmek istiyor.

    Özgür bize kızma! :)

    YanıtlaSil
  30. ahahah kızsın kızsın, onun canı sağolsun:))) eh biz zaten başımıza geleceği bilerek gittik ama arkadaşımız için her şeyi yaparız. biz de onu seviyoruz mutlu etmek istediğimiz için gittik. ama bir daha çağırmaz herhalde bu kadar laf ettim hüüü

    YanıtlaSil
  31. Şimdi ben de 2 çocuklu bir anne olarak yorum yazmazsam ölürüm:) Özgür haklı bir kere, ama sen de haklısın. Çocuklar büyüyene kadar doğumgünleri büyüklerin bir araya geldiği günler oluyor sadece. Benim oğlum esela kalabalığı sevmediği için hep çekirdek aile kutlaması yaptık şimdiye kadar.

    Anneler de aslında sürekli çocuklarından bahsetmek istemiyor ama hastalık gibi birşey bu, bir bakmışsın anlatıp duruyorsun:) ben bazen kendimi yakalayıp susturuyorum mesela. Ama bunun da nedeni var, kocanla, ablanla, annenle, babanla o kadar çok tekrarlıyorsun ki çocukların konuşma ve hareketlerini, başka bir ortamda hemen onlar da sanki merakla bekliyorlarmış gibi geliyor, saçıyorsun çocuğunun agucuk gugucuklarını işte.

    AVM gezmelerine de değineyim. Nefret ediyorum, hem de öyle böyle değil, hafta sonu çocuklarla gitmekten ölesiye nefret ediyorum ama bir hafta boyunca evde kalan miniğin tek hayali hafta sonu o lanet jetonlu arabalara binmek olunca dayanamıyorsun işte, yetişkin olarak değil de çocuk olarak düşünmek lazım belki de.

    Yazın alternatif bol, sahile git, parka git, pikniğe git ama kışın tek seçenek AVM ve çocuk eğlence merkezleri.

    Amma yazdım ha, son bir şey, dünyanın öbür ucu dediğin yere çok yakınım ben de, ve sana katılıyorum. Bostancı'dan sonra buralar sürgün yeri gibi, ama insan her ortama ve şarta alışıyor bir süre sonra. Sayısal çıkınca geri döneceğim şehre, söz verdik kocamla birbirimize, tek hayalimiz bu:)))

    YanıtlaSil
  32. Ennecik : Ah canım benim, aslında ben de bir yerde o annelerin yaptığını yapıyorum. Habire kediden bahsediyorum mesela, kedi öyle yaptı, kedi su içti, hayvanın uyurken yatarken aynı pozisyonda yedi bin tane pozu var. her ortamda saçıyorum onları. Hepimiz yapıyorum bunu yani:)

    Özgürler biraz daha merkeze taşınmaya çalışıyorlar kısmetse bakalım. Ev güzel de uzak mesafe sosyal hayatını bitirdi kızın, senede 2 kere filan görüşebiliyoruz. İnşallah sayısal, loto, toto, piyango çıksın sen de buralara gel kuzum.

    YanıtlaSil
  33. aslı,enne,tuppence teşekkür ederim:)))) Kendimi uzaylı gibi hissetmiştim bir an...

    Ya o merkeze gelme hayali hep var ama çocuğun gündüz oynacağı bir yer olmazsa gene zor. Büyük konuştum çok büyük, ilk gördüğümde kocamla arkamıza bakmadan kaçmıştık meğer çakılıp kalacakmışız, bizi sarıgazi ile tanıştıranlara selam olsun...

    bir daha büyük konuşmayacağım deyince büyük konuşmuş mu oldum şimdi ühühühüh

    YanıtlaSil
  34. Özgür ağlama kuzum, merkeze gel merkeze. Cansın sen. Bi seninle yakın oturmayı, bi de Lady Charlotte ile beraber çalışmayı özledim yavrucuğum. Cansın sen biliyorsun.

    YanıtlaSil

Yaz ki muhabbet olsun.