24 Haziran 2009 Çarşamba

Günahlar

Dün gece büyük bir günah işledim sayın seyirciler, hatta 3 kere günah işledim

The Proposal filmini izlemek üzere Astoria alışveriş merkezine gitmiş idik, buradaki Cantina Mariachi'de yemek yedik ama adamların suçu yok, ızgara sayfasını koymuşlar, kim bakar. Onun yerine şu günahları işledik :

1) Pan de ajo con queso : Üzerinde mozarella eritilmiş kızarmış sarımsaklı ekmek. Kişi başına yani günahkar başına 1 dilim düşüyordu, bu güzelim şeyi işte şuna bandırıp yedik :

2) Fundido de quesos : Eritilmiş mozarella ve çedar peyniri üzerinde çedar sos, ooohhh, tabağı kazıdık resmen

3) Bunun adını hatırlayamadım, fajita tavasında servis edilen tavuklu sebzeli bir yemek, fakat bunu tortillalarla dürüm ederek yemeseydim, o kadar da günah işlemiş olmayacaktım.



Bu yemeklerin üzerine Astoria'nın fantazitor aynalı tuvaletini ziyaret ettik, ve filme girdik.
Film çok eğlenceli idi, Alaska manzaraları harikaydı, valla Yes Man'den daha çok güldüm bu filme, tavsiye ediyorum yani. Sandra Bullock çok iyiydi, hatta bu kadar iyi olduğunu hiç farketmemiştim daha önce, ben size öyle söyleyeyim.
Neyse işte ceza olarak sabah yulaf ezmemi sade sade yedim dostlar.
xoxo

18 Haziran 2009 Perşembe

Abi eziyetleri

Kedime işkence etmek ve ayı Mişka'yı ipe çekmek dışında abilerimin başka eziyet yöntemleri de vardı elbet. Bunların en acısı, sahilde iki saat koşup eve gelince sırtından çıkarttığı terli, ekşi ekşi kokan sırılsıklam olmuş fanilayı kafama atmak idi. Ayy yazarken elim titredi, ööykk.. Bu işkence ileriki yıllarda, "gel yeğeninin kakasını kokla" diyerek elinde boklu bebek beziyle peşimden koşmaya dönüştü.

Bir diğer çilemiz de, ne güzel Mini Dondurmadan dondurma alacağız diye evden çıkardık, sonra Hakan abim kiloluk paketle dondurma alır, dondurma erimesin diye eve doğru depara kalkardı, gadanallah ona yetişeceğiz diye eşşek gibi koşar, eve vardığımızda bokumuz çıkmış halde soluk soluğa olurduk.

Bir de bizim evde bir ayakkabı çekeceği var idi, kerata yani, aynen şu resimdeki gibi, çelikten mi ne. Tatil günü sabahı yayılmış uyurken Hakan abim elinde çekecekle odama girer, sonra çekeceği tangır tungur yerlere düşürürdü, öyle pis bir gürültü olurdu ki şokla bok arasında gidip gelerek tatlı uykundan uyanıverirdin. Sonra Hakan abim Japon'un odasına girer, vargücüyle "koğuuuşş günaydınnn" diye bağırır, Japon abim de yataktan düşmek yöntemiyle uyanmış olurdu.
Sonra ne bileyim çok vahşi 51 ya da pis yedili turnuvaları düzenlerdik, bunlar kart mart çalarlardı, ben küçüküm ya, hep beni kandırırlardı, benim elimdeki 10 liralık kağıt parayı alıp, bak daha çok para diye bozuk 1 liralıkları verirlerdi, falan filan :)))) Yine pek birşey yapmamışlar, yani kediler benden daha çok çekti bunların elinden :))))
Canım abilerim benim, çok seviyorum sizi. Böyle eziyetlere can kurban. Yalnız o Mişka'yı ipe çekip bana sinir krizi geçirttirmenizi unutamadım bir türlü, ne kötüsünüz be:))))

15 Haziran 2009 Pazartesi

kaçak

İşte dün rejimde fire verdim sayın seyirciler.

Çünkü ölüm diyetlerine girdiğimi öğrenen anneciğim, "aaaa evde sucuk kalmış onu da ye, bi daha almazsın," "aaa salamın dibini doğradım bunu da ye bitsin", "aaa muzları fırınlayayım bal dök ye, çürümesin" diyerek beynimi yıkadı ve evde kalmış artık ne varsa yedim anacım.


Püahahahaah.. Lady Charlotte'a zorla o inek yalı gibi yulaf ezmesini yedirip kendim salamları, sucukları, muzları götürmüş idim :)))


Ama bu sabah ben de inek yalımı yedim, yanlış anlama olmasın. Soğuk sütle yapınca ve içine elma doğrayınca biraz birşeye benziyordu.


Bu postumu Namlı Sucuklarına ithaf ediyorum :

http://www.youtube.com/watch?v=7sf-uDfbt7o


12 Haziran 2009 Cuma

Lifalif

İşte yine rejima başlamıştık, tüm zamanların en yüksek kilosuna ulaştığım için bunalıma girmiştim de.

Fakat sabah kahvaltısında sade Eti lifalif yemek gerekiyor. Bildiğin yulaf ezmesi, at yemi, kişneyen beygir maması. İçine fındık ceviz de koysan miden bulanıyor, yiyemedim zaten çöpe attım. Şimdi de mutsuz mutsuz oturuyorum.

Neyse işte bu rejimde et yiyorsun, mesela öğlen oturup bir kızarmış tavuk, akşam salata, sebze falan yiyorsun, dönerciye gittiğinde ekmek arası değil de porsiyon alıyorsun, pilav patates yemiyorsun.

Sonra da 5 günlük detoks var, hiçbirşey yemeden sadece bir takım karışımları içerek yaşamaya çalışıyorsun.

Off daha fazla yazamayacağım ..

10 Haziran 2009 Çarşamba

Give me a head with hair, long beautiful hair

Kısa saçımla fotom vardı , burada da tam istediğim efekt yok ama olsun. Oh sabah taramıyordum bile, şöyle iyice bir karıştırıyorum oldu bitti.

Neyse hafta sonu Sibo'ya vereceğim foto makinemi, bir sürü çeker artık . Yahu şu saçlarımı bir senedir kestiriyorum, her haliyle bir fotom yok, çok pişmanım. Upuzun varoşik saçlarım her kesimde Freddie Mercury'nin farklı bir dönemindeki saçına tekabül ediyordu hahahaahah

Bakınız ilk kesim böyle birşeydi , usturalı kat kat :

Sonra biraz daha kısaldı :

En sonunda bu hale geldi :


Hahhhahahahahaaha

Bundan sonra hedeflediğim model de işte buuuu , meloş modeli istiyorum hhahahaahaha

*** Bu postu okurken Hair müzikalinden Hair isimli şarkının dinlenmesi tavsiye edilir.
Gimme head with hair
Long beautiful hair
Shining, gleaming,
Streaming, flaxen, waxen
Give me down to there hair
Shoulder length or longer
Here baby, there mama
Everywhere daddy daddy
Hair, hair, hair, hair, hair, hair, hair
Flow it, show it
Long as God can grow it
My hair...

8 Haziran 2009 Pazartesi

Geyik

Dün Sibo ile Twilight filmini izledik sevgili seyirciler. Kocası Japon'u da çağırdık ki, enteresan yorumları ile günümüzü şenlendirsin (kendisi abim olur:)

Neyse efendim film başladı, Sibo da kitapları okuduğu için tüm detayları biliyordu. Ama abim daha ilk dakikadan dırdırlanmaya başladı, "kız filmi mi bu, erkek yok mu" dedi, işte geliyor dedik, edwaard dedik, "aha tam kız filmi" dedi. Kurtlarla vampirleri birbirine karıştırdı, "yiyecek mi kızı" diye sorup durdu.... neyse izlemeye devam ettik.

Bella ile fampir çocuğun yüzleşme sahnesinde abim dedi ki, "çocuk bana böle bişi sölese, bağırsaklarımı bile boşaltırdım, altıma mışmayı bırak, sonra da bağırsaklarımı toplar kaçardım"

Sonra Edward'ın Bella'yı sırtına alıp uçtuğu sahnede "ben olsam arkamda kakadan izler bırakırdım"

Meşhur, hatta MTV movie awards ödüllü öpüşme sahnesinde ise Sibo çok helecanlanıp bir şey dedi ama anlamadım, ne dedin kız? :)))

Film bitince abim devamını sordu, 20 Kasım'da gelecek dedim, ona hep beraber gideriz demesin mi???? :))))

O zaman şu mükemmel "Bella yerine bir cheeseburger olsaydı ne olurdu" konulu fanmade fragmanı izleyin, süper olmuş :)))

http://www.collegehumor.com/video:1909423

6 Haziran 2009 Cumartesi

Pileli mini beyaz etek ve bisiklet


Tam kuaföre gidecektim ki, ne var ne yok diye televizyonu açtım, aaaa, Ayşecik Zeynep Değirmencioğlu'nun ekol filmi : Ayşecik'in pileli mini beyaz eteği, tombul butları ve sarışın seksi arkadaşı ile canım Türkiyemin ıssız yollarında bisikletle gezdiği film. Filmin adı Macera Yolu imiş. Bu kızların arkasında her türlü sapık kara yağız adamlar dolanıyor.Motorlu sapık, atlı deli sapık, ince bıyıklı abi... Salak Ayşe, arkadaşını geride bırakıp kaçtı, peşlerindeki abazantus maçhuslardan birinin saldırısına uğradı arkadaşı. Oyh içim ezildi, kuaföre gidiyorum ben, saçımı kestirmeye. Bu arada bir film daha vardı, Ayşecik'in eve hoparlör döşeme yöntemi ile gerçek katili bulup annesini kurtardığı başka bir fantazitör film... Ayşe, evet o yoluk kaşlı domdom Ayşe, katili baştan çıkartır ve bütün mahelle hoparlörlerden bunu dinler. Yazılmış en vahşi senaryolardan biri olsa gerek!!! Ne maymun etmişler bu kızcağızı zamanında yahu??? yazık...






skinny jeans

Bugün şirkette herkes çok neşeliydi çünkü maaş aldık. Haftalardır ilk kez güldük. İlker Nilüfer'e çiroz dedi, ben de dedim ki, "keşki Nilüfer gibi çiroz olsam da sikini cins giysem" Gadanallah! herkesin gözleri yerinden fırladı , boğulurcasına gülmeye başladılar, "sikini cins dedim" diye bağırdım, herkes masalara kapanıp gülmeye devam etti, o paçoz Arzu "dar paça mı" demesin mi, bir yandan katılırken... Ulan naylon, dar paça jeans ile skinny jeans'in nalakası var?? "Yaa" dedim, "hani Ayfer giymişti ya geçen sikini cins" bu sefer Ayfer böğürmeye başladı "abbowww abboowww ne ettim beennn" diye, ooohhhşşş, yoruldum dostlar. Sikini cins işte be! Sanırım haftalardır hepimizi saran gerginlik bu şekilde patladı. Ohh para. Şu sefil para. Paranın bizi bu denli neşelendirmesi utanç verici.

4 Haziran 2009 Perşembe

iki güzel bir araya gelmiş, Sibelinsu doğmuş

Kızım kızım, bu Sibel var ya, çok paçozun başkanı. Blog açmış haberimiz yok. Kocası olan Japon abim de söylemedi. Püüüüüü, bu kadar mı önemsizim yani kaknemler

İşte bu benim güzeller güzeli yegenim Pelinsu ile ona güzelliğini veren annesi canım Sibo'mun blogu:

http://sibelinsu.blogspot.com/

Artık ailecek bloglarda görüşüyoruz bebeğim, çok asortiğiz :)

3 Haziran 2009 Çarşamba

Yavru ayı vs. oyuncak ayı

Bu foto çok hoşuma gitti, ayı yavrusu da bir bebe olduğuna göre; elbet onun da oyuncak ayısı olmalı.

İşte ben küçükken, benim de çok kıymetli bir oyuncak ayım vardı, adı da Mişka idi. Bilen bilir, 1980 Moskova olimpiyatlarının simgesi olan ayucuğun ta kendisi.


Aman bu kızıl kahve ayıcık pek kıymetliydi, bu da o zavallıyı abilerimin açık hedefi haline getiriyordu.
Birgün odama girerken ne göreyim, Mişka'yı ipe çekmişler, kapıya asmışlar, amanın kıyamet koptu, şiştim ağlamaktan. Bir keresinde de, Hakan abim Mişka'yı camdan atarmış gibi yapıp masanın altına saklamış, uuuu, ben yine ağlama krizi geçirdim "attıiiieeeeaaa" diye hahaahaha. Zavallı Mişka'nın kolunu da ayırmışlardı ama anneciğim dikti onu yerine.
Şimdi Mişkacık, odanın bir köşesinde kendi başına duruyor, onu seven; onunla oynayan kimse yok. Ama atmaya da kıyamam, o zaman o köşesinde emekliliğin tadını çıkartsın, di mi ama?

1 Haziran 2009 Pazartesi

New Moon

İşte New Moon filminin fragmanı

http://vids.myspace.com/index.cfm?fuseaction=vids.individual&videoid=58185785

bence Twilight'dan daha iyi bir film olacak, yönetmen değişikliğinin etkisidir belki, kim bilir. İlk filmdeki tıfıl Jacob da olmuş size bir taşş yavrusu peeehhh. Kurda dönüşme sahnesini çok sevdim :

ve de posteri: