3 Şubat 2011 Perşembe

Hayat ne boş, ne anlamsız; neye benzerdi reklamsız?

Dün sabah işe geldiğimde, sevdiğimiz bir iş arkadaşımızın babasının vefat ettiğini haber aldım. Adamcağızın ağır şekeri varmış; buna bağlı kalp krizi ve böbrek yetmezliği nedeniyle hayaını kaybetmiş. Çok üzüldüm. Sonra gazetelere göz gezdirmeye başladım her sabah yaptığım gibi, ikinci bir şokla sarsıldım. Defne Joy Foster ölmüş... Ekranda gördüğümüz en enerjik, kıpır kıpır, neşeli varlık sönmüş; enerjisi, canı uçup gitmiş, nasıl olur böyle birşey? Çok sarsıldım, elim ayağım boşandı, kendime gelmem epey sürdü.

Bizim büyük patron da İstanbul'da idi, onunla arkadaşımızın babasının evine gittik başsağlığına. Ah bu acılar. Arkadaşımızın karısı, çocukları gözleri yaşlı; ama annesinin hali çok dokunaklıydı. Kadıncağız ağıtlar yaktı, ağladı, Allahım sen sabır ver demekten başka elimizden birşey gelmedi. Böyle bir durumda ne söylenir? O evin içindeki acı yüzümüze çarparken, önümüze bakıp oturduk, sadece onun yanında olmamızın arkadaşımıza bir nebze olsun iyi geleceğini ummaya çalıştık.

Ev Ümraniye'de idi, dönüşte trafik de vardı; büyük patron da "madem dışarı çıktık, yemek yiyelim" dedi ve bizi Fatih Karagümrük'de KÖMÜR diye bir restorana götürdü. Bizm patron içeri girerken herkes kapıda tek sıra oldu, el pençe divan Sultan Sülüman gibi karşıladılar patronu. Patron saldı bizi, ne istiyorsak söyleyelim diye; ben uyanık olduğum için patron ne yiyecekse ondan istediğimi söyledim, bi de kocaman salata, diğerleri de tavuk mavuk birşeyler seçti. Masaya kurulduk, önden onlar ısırgan çorbası içtiler; ben bu hafta sıçtığımın şok rejimini yaptığımdan içemedim, ah içimde kaldı o yemyeşil güzel çorba. Sonra patronla bana çipuralar geldi, kocamannn, lokummm gibiii, ohh bu hafta ilk kez aç karnım doydu, ben size öyle söyleyeyim.

İkram süper olduğundan, lokanta sahibinin özel yapım Afyon sucuklarından da geldi sofraya incecik lavaşla beraber. Ayh onu da yiyemedim tabi, melül melül baktım. Sucuklar da yenmeyip kalınca, bizim patron onları paket yaptırıp kedime götürmemi söyledi sağolsun:))) Sucukları doggy bag yaptırıp şirkete döndük.

Sonra onca saat trafikte arabada olmak etkisini gösterdi, akşama kadar başım ağrıdı, dizlerim sızladı. Akşam doggy bag'imi alıp burcu burcu sucuk kokarak eve geldim dostlar. Bilmiyorum kedi sucukları yedi mi, annem verecekti bu sabah, akşam dokunmasın diye yedirmedi. Kediye Pro plan'ın kuzu etli kuru mamasından aldım da, onu yiye yiye herif oldu size bir yastık, biraz onu da diyete sokmamız lazım sanırsam.


İşte dün böyle geçti

xo xo

12 yorum:

  1. ne kadar güzel yapmışsınız..bizim şirkettekiler bırak yanında olmayı lütfen bi başın sağolsun derler..eminim varlığınız çok büyük bir destek olmuştur arkadaşınıza..

    YanıtlaSil
  2. Kömür çok meşhur bir lokanta Cudim. Öğlenleri bir zeytinyağlılar çıkıyo oy oy.

    Hayat ne garip değil mi? Bugün yaşıyorsun yarın toprağın altı..

    YanıtlaSil
  3. Cemal Süreya'nın ölümle ilgili çok güzel dizeleri var...

    ölüyorum tanrım
    bu da oldu işte.

    her ölüm erken ölümdür
    biliyorum tanrım.

    ama, ayrıca, aldığın şu hayat
    fena değildir...

    üstü kalsın...
    ---
    paylaşayım dedim sizlerle.

    Bu arada bu kedicik senin mi? amma şişko bu yaw!

    YanıtlaSil
  4. ölümle hayat iç içe bir varsın bir yoksun. Yunanlılar Ölümle uyku kardeştir derler. Gerçekten ne kadar doğru.

    Bu arada bende acıktım. Derler ya aç yeri ayrı acı yeri ayrı diye ne kadar üzülsende bir şekilde hayatın devam ediyor.

    Öptüm canım

    YanıtlaSil
  5. this is the end;
    my only friend, the end...

    yıllar geçtikçe ölüm daha fazla aklıma gelir oldu. henüz ölmekten korkmuyorum ama sanırım ona da sıra gelecek. sevdiklerimin ölüm ihtimali korkutuyor beni. belki de ondan sonra kendim için korkmaya başlayacağım. hep duyuyorum ya, hayat senin onu iyi kullan. evet istiyorum, kullanmak istiyorum, şikayet etmeye hakkım olmaya da bilir daha kötü hayatları gördükçe; ama hayır hayatımı kullanamıyorum ben. yıllar öylece geçip gidiveriyor ve bu şekilde akıp giderken arkasından bakalmaktan başka birşey yapamamak ne yazık! Ayrıca pat diye günün birinde öleceğimi de biliyorum. Nasıl ki çocukluk yılları dün gibiydi ama aradan 25-30 yıl geçmiş, bir otuz daha o hızla geçecek ve bir sabah son kez uyanmış olduğumu bilmeden geliverecek son saat:(

    YanıtlaSil
  6. Gizem : yok artık, yapma ya? olur mu böyle zamanında insanın insana ihtiyacı olur. şaşırdım. ne bileyim benim amcam ameliyat olduğunda bizim şirket kan vermeye gitti hastaneye, öyle yani.

    Korhan : vay anam neydi o Kömür ya? zeytinyağlı çalı fasülyesi midir öyle bişeyden yedim, helva gibiydi yeminle.

    hayat garip, bugün varız, yarın yokuz. daha garip olan bunu çok kolay ve çabuk unutup saçmasapan şeylerle kendimizi üzmemiz.

    Kitapçı Kız : benimm değil o kedii:))) benimki hem tekir hem daha güzel:)))

    thalassapolis : gerçekten hayat devam ediyor, insanoğlu nelere katlanıyor. sağol canımcım.

    YanıtlaSil
  7. Mehmet : ölümden mi, sevdiklerimi kaybetmekten mi daha çok korkuyorum bilmiyorum. hayatı yakalamayı da son senelerde hiç başaramadım. yıllar öylece akıp gitti. ya pişmanlıkla kendime öfkelenerek kendimi yiyip bitireceğim, ya da fazla düşünmemeye çalışacağım. ya da koşulları iyileştirmeye çalışacağım. ona uğraşıyorum bugünlerde.

    YanıtlaSil
  8. judy'cim artık yemekleri nasıl anlatmışsan gözüm falan karardı, deli gibi acıktığımı anladım, kahvaltı yapmamın vakti gelmiş :)

    valla ben en çok ölmekten korkuyorum. sevdiklerimin ölmesi ikinci sırada olabilir. (oysa saçma, öldüğümü anlayıp kendi yokluğumu hissedemeyeceğime, ama sevdiklerimin ölümünün acısını en çok ben çekeceğime göre, mantık ondan daha çok korkmam gerektiğini söylüyor.) en iyisi hiç ölmeyecekmiş gibi kendini kandırarak yaşamak sanırım çünkü bir saniye içinde her şeyin bitebileceğini bilmek insanı depresyona sokmaya yeter.

    YanıtlaSil
  9. ben olsam amaaaan iki günlük dünya diyip yemeklere lavaşlara yumulabilirdim =))
    birkez daha canı gönülden tebrik ederim
    incecik kaldın belin kopcak gibi judicimm, maşallah =))

    sabahları camdan şaşkın bakan kediyi yerim, adı ne onun. Dişi mi erkek mi
    yanaklarından sıkarım, mıncırırım

    YanıtlaSil
  10. Çavlancım, ölümü unutmasak yaşayamazdık diye düşünüyorum ben de, depresyondan bile beter, resmen kafayı yerdik herhalde ne bileyim. o yüzden böyle hatırladıkça şaşırıp kalıyoruz. bu ölümler bize bizim de ne kadar geçici olduğumuzu anımsatıyor.
    ben de korkuyorum.

    Euphoric kaynanamız, bizim kıza isim hiç koymadık, Kediş diyoruz , annem bazen Fatma Çıngırak olsun diyor, ya da Bihter, Firdevs, Fatoş isimlerini yakıştırıyor , artık o dönem hangi diziyi izliyorsa ona göre işte:))

    YanıtlaSil
  11. JUDYCAN,ÖLÜM HERNA ENSEMİZDE,YAKINDAN DA ÖTE..ÖLMEK YOK OLMAK DEĞİL,BİLAKİS SONSUZ HAYATA BAŞLAMA EVRESİ..
    TOMBALAK KEDİNİ DE DİYETİSYENİNE GÖTÜR BELKİ KORKAR SANDALYENİN TEPESİNE ÇIKAR HOHOHO SEN DE İNTİKAM ALMIŞ OLURSUN ))

    YanıtlaSil
  12. kedimmm kıyamam ben ona, çok korkar o doktora gitmekten, bi görsen:))

    YanıtlaSil

Yaz ki muhabbet olsun.