26 Aralık 2010 Pazar

Frida Sergisi ve Beyoğlu'ndaki renkli cümbüş

Dün hava güzeldi, biz de Taksim'de buluştuk. Ben erken gitmiştim, ama İstanbul'da hele Taksim'de buluşmaya erken gittin diye canının sıkılması imkansızdır.


Sanırım İstanbul Kültr Başkenti etkinlikleri kapsamında, çingen çocuklardan düzenli orkestra kurmuşlar. 5 klarnet, 3 davul, 4 dümbelek, 1 org ile çocuklar ritm orkestrası olmuşlar, meydan nasıl bir cümbüş var, göbek havaları çalıyorlar, biz izleyiciler alkış kıyamet, herkesin keyfi geldi bu oynak melodilerden:))


Artık kafam şişince daimi buluşma noktamız tramvay durağına yürüdüm. Birden üzerime bir kalabalık gelmeye başladı. Ve İstiklal caddesinin derinliklerinden; sarı yemenili kızlarla iki öküz tarafından çekilen bir kağnı arabası belirdi ahahah, Elif'in kağnısı değilmiş; meğersem Kastamonu şenliği mi ne varmış, öküz arabasını alıp gelmişler. Arabanın üstündeki kızlar bana seslenip birşey attılar, aaa sarımsakmış!


Ne olur ne olmaz, belki yolda karşımıza vampir çıkar diye mis kokulu sarımsağı çantama atıp arkadaşlarımla Tünel'e doğru yürümeye koyuldum. Her zamanki gibi karnımız açtı! Peki nereyi seçmeliydik? Ara Kafe mi, House Cafe mi, yoksa Midpoint mi? Biz yine her zamanki gibi Midpoint'e gitmeye karar verdik. Restoranı da süslemişler, püslemişler, her yan kırmızı toplar ve yeşil dallarla çok canlı görünüyordu.

Çito ızgara tavuklu salata aldı, Lady Charlotte ızgara köfte istedi, ben de barbekü soslu tavuk budu yedim. Amanın o barbekü sosuna ölürüm, ağzınıza layık idi.

Yemekten sonra çıkıp Terkos pasajında kısa bir tur attık. Sonra Zekish de bize katıldı ve asıl hedefimize, Pera Müzesindeki Frida Kahlo & Diego Rivera resim sergisine gittik.

Sergi, müzenin 3. katında idi, Frida'nın resimleri kadar, o capcanlı renkli kostümleri ile çektirdiği fotoğrafları da çok hoşuma gitti. Sadece Taschen kitaplarında gördüğümüz resimleri birebir görebilmek çok zevkliydi. Teşekkürler Pera Mzesi!


Müzenin 4. ve 5. katlarında ise bambaşka ve epeydir görmek istediğim bir sergi vardı : Çarlık Rusya'sından Sahneler.

O dönemin köyleri, toprak ağasına ait sayılan burlaklar, Rusya tabiatının vahşi güzelliği, mutsuz gelinler, elma yanaklı çocuklar, perişan köy evleri derken kendimi Tolstoy romanlarının içinde sandım. Kesinlikle görülmesi gereken pek zevkli bir sergi idi.


Karnımızı da ruhumuzu da doyurduktan sonra artık kahveeee diye inler hale gelmiştik. Önce Odakule'deki Gloria Jeans'e gittik ama birkaç çocuk habire flaş patlatarak fotoğraf çekiyorlardı, hayret ! Gloria Jeans'de fotoğraf çekmek yasaktır sanıyor idim. Gözümüze gözümüze giren bu rahatsız edici ışığa katlanamayacağımıza göre çocukları müdüriyete şikayet edip Tünel'deki Gloria'ya gittik. Mis kokulu kahvelerimizi içip uzun uzun sohbet ettik. Sonra biraz mağazaları gezelim dedik ve önce Bershka'ya baktık ama indirim yokmuş burada??? O zaman biz de yokuz diyerek Mango'ya ilerledik


Bu esnada tramvay karşımıza çıktı. Kendisinin kırmızı devasa ışıklı fiyonklarla süslenmiş olmasının yanısıra; arkasına açık bir vagon takmışlar, vagonda bir orkestra, caddede aşağı yukarı gezerken rock n' roll çalıyorlar, eğlenceyi, renkliliği, hareketi hayal edin. Şahaneydi ve hepimizin keyiften ağzımız kulaklarımıza vardı.



Yürümeye devam ettik ve Penti'nin camekanı aklımızı çeldi. Aaaa, Penti'de ne güzel çoraplar varmış öyle? Çok beğendim, birkaç tane çorap aldım kendime. Buradan çıktık ŞARRRRRRRRR bir yağmur başladı ki, göz gözü görmüyor, resmen afet çıktı. O 5 liralık laylonnn şemşiyelerden almak zorunda kaldık, sonra da yağmur dinene kadar takılırız hem pantüllerimiz kurusun diye kendimizi Mango'ya attık. Mango'nun 3 katını iyice gezdikten sonra çok güzel bir atkı bir de outletten tünik aldım. (Ama eve gelince tüniğin acayip bol olduğunu gördüm, bu hafta içinde gidip değiştirmem lazım).

Maalesef yağmur bir türlü dinecek gibi değildi ve artık çok yorulmuştuk. Pes edip ıslanmayı göze alarak meydana çıktık ve otobüslere binip evlere dağıldık.

İşte böylece yılın son haftasına girmiş bulunuyorduk sevgili seyirciler.

xo xo

6 yorum:

  1. Sizin şu Taksim gezmelerinizi öyle kısaknıyorum ki:) Işıklandırılmış halini görmek için bir gün işten kaytarmayı bile düşünüyorum.

    YanıtlaSil
  2. Kıskanıyorum yazacaktım, kıskançlıktan yazamamışım!

    YanıtlaSil
  3. Enneciğim bu hafta kaytar mutlaka görmeye git, gerçekten pek ışıl ışıl; pek güzel süslenmiş meydanımız. Ağaç dallarına ışık asmışlar, salkım saçak, harika görünüyor:)))

    YanıtlaSil
  4. çatlıyorum her okuduğumda çatlıyorum. sizin gruba nasıl sızılıyor acaba :)))

    YanıtlaSil
  5. ben bunları kıskanıyorum işte...
    istiklal,sergi:(
    istanbul' da olmak istiyorum!

    YanıtlaSil
  6. Küfkedim sen iste yeter ki:)

    Cepaynası, bana dünya İstanbul'da dönüyormuş gibi geliyor.

    YanıtlaSil

Yaz ki muhabbet olsun.