29 Temmuz 2011 Cuma

İstanbul'un en farfaralı köşesi

Dün akşam iş çıkışı kendimizi Taksim'e attık. Arzu aslında Bibuçuk'a giderek kanatlara ve kızartma tabaklarına gömülmek istiyordu ama kızlar o basık Bibuçuk'tan bıkmışlardı artık. Ben de topladım hepsini, klasik mekanımız Midpoint'e gittik.

Biraz bekledikten sonra terastaki büyük masalardan birine yerleştik. Ohh, önümüz Boğaz, arkada İstiklal tarafında bütün camlar açılmış, deli gibi rüzgarın ortasında oturduk, o kadar esti; o kadar esti ki, neredeyse 45 derece sıcakta üşüyesim geldi.


Hepimiz birer salata söyledik; ben barbekü soslu tavuklu salatadan yedim, enfesti. İçinde küp küp çedar peyniri ve 1 dilim avokado soslu çavdar ekmeği bile vardı. Bayıldım! Fakat aklım habire tepsilerle sağa sola giden frozen mojitolarda, martinilerde kaldı. Eğer şu terasta bir frozen mojito içmezsem gözüm açık giderim.

Sinem ve Seval biraz geç geldiler ama onlar da geldikten sonra artık muhabbetin çivisi çıktı, kahkahları patlattık arka arkaya. Son mevzu şu idi; Seval'in yeni taşınacağı evin inşaatını yapan işçi kardeşler; evde tuvalet olmadığından bakkaldan poşet alıp içine mıçmışlar, sonra da poşeti apartmanın havalandırma boşluğuna atıvermişler ahahahahah. Sevalcik bir yandan rezil oldum müstakbel komşularıma ühüh diye dertlenirken beri yandan da mok kokusunun o taşınana kadar geçeceğini ümit ediyordu ne yapsın:)))



Tabii sadece mok muhabbeti yoktu; bu kadar bir sürü kadın bir araya gelirse ne konuşurlarsa biz hepsinin fazlasını konuştuk, aman resmen terası gümbürdettik. Arzu'yla da boynumuz tutuldu etrafa bakacağız diye, bir sürü bakılası tip gördük, sonra bu halimizi de makaraya vurduk tabii, kendimi Sex & the City dizisinde zannettim bir an ayol!!

İşte hepsi bahane, bir kaç saatliğine şöyle gülebilmek herşeye değer.

Gecenin sonunda kahvelerimizi içip Sinem'in tatlısından birer çatal çaldık,  tatlı dondurmalı idi böylece ben de tadına bakabildim:)) Sonra da azıcık yürüyelim diye kendimizi İstiklal Caddesi'ne attık.

Aman gecenin o saatinde hala bazı mağazalar açık ve çoğu turist tümen tümen insancıklar alışveriş ediyor idi. Benimse uykum gelmiş, artık gözüm birşeycikler görmez olmuş idi. Kalabalık içinde sallana sallana meydana çıkıp metro, otobüs ne bulursak binip evlere dağıldık.

Bunaltıcı havalarda serinlemek için ideal bir köşe şu teras. Yemekler de güzel. Manzara da var. Hem de her anlamda, daha ne olsun? :))))


xo xo

2 yorum:

  1. hahah tuvaleti olmayan ev nasıl oluyo la:)bi kere işçi tayfasını zekasından dolayı kutluyorum

    YanıtlaSil
  2. ben de ilk bu soruyu sormuştum:))) evin içi yapılıyor, küvetle klozet en son takılıyormuş, çünkü önce fayans döşenmesi gerekiyormuş. ustalar da döşeyivermişler işte ahahaha

    YanıtlaSil

Yaz ki muhabbet olsun.